• info@suatgencal.av.tr
  • (532) 598-2850
  • @gencalhukukarabuluculukburosu
  • @av.suatgencal
Randevu (532) 598-2850

Vergi Suçu ve Unsurları:

Devletin kamu gücüne dayanan vergileme yetkisi, mükellef açısından bir ödev niteliğindedir. Bu ödevin ihlali halinde karşılaşılan yaptırım, kanun koyucunun nitelemesine göre vergi suçu veya vergi kabahati çerçevesinde belirlenmektedir. Kabahatleri suç olmaktan çıkarma eğilimi neticesinde vergi suçları, faili vergi yükümlüsü, vergi sorumlusu veya vergilendirme sürecinde yer alan kamu görevlileri olan, devleti vergi kaybına uğratmakla birlikte kamu düzenini de bozan ve 213 sayılı VUK’ta düzenlenen fiillerdir ve hürriyeti bağlayıcı ceza ile yaptırıma bağlanmıştır. Bu durum vergi hukukunun ceza yargılaması ayağını oluşturmuş ve hürriyeti tahdit etmesi sebebiyle önem kazanmasını sağlamıştır. Özellikle vergi etiğinin gelişmediği toplumlarda ortaya çıkan vergi suçları, vergi kaybına neden olabilmekte ve kamuyu büyük bir mali külfet altında bırakabilmektedir. Bu öneminden dolayı kanun koyucu, kamunun zarara uğratılması tehlikesini dahi vergi suçu olarak görmüş ve aynı şekilde cezaya bağlamıştır.

Türkiye’de vergi kayıp ve kaçaklarının yüksek olduğu bir gerçektir. Bununla birlikte son dönemlerde gelir idaresinin ve vergi denetim organlarının etkin çalışmaları, elektronik denetimin yaygınlaşması ve alınan diğer idari ve ekonomik tedbirler neticesinde söz konusu vergi kayıplarının bir nebze olsa da azaldığı, diğer bir ifade ile vergi erozyonunun daha düşük seviyelere gerilediği düşünülmektedir. Vergi kayıp ve kaçağının kesin olarak ölçülememesi neticesinde ortaya çıkan kaybın net bir ölçüsü bulunmamaktadır. Ancak yapılan denetimler, kesilen para cezaları ve verilen mahkûmiyet kararlarının sayısal verileri ile vergi kayıp ve kaçaklarının genel düzeyi hakkında fikir sahibi olunması mümkündür.

Vergi hukukunun vergi kabahat/suç ve cezaları ile ilgili alt dalına vergi ceza hukuku adı verilir. Vergi mükelleflerinin kendilerine yüklenen ödevleri yerine getirmemeleri ya da vergi yasalarına uygun davranmamaları durumunda kabahat/suç ve bunun karşılığında da cezalar uygulanmaktadır. Vergi ödevlerinin amacını, kamu giderlerini karşılamak oluşturuyorsa, devletin vergi kabahat/suç ve ceza sistemini oluştururken neleri tolere edip edemeyeceğinin saptaması büyük önem taşımaktadır. Vergi Usul Kanununda(VUK) vergi kabahat/suç ve cezalarını genel olarak ortaya koyan genel esaslar başlığı altında 331’nci maddede; “vergi kanunları hükümlerine aykırı hareket edenler, bu kitapta yazılı vergi cezaları (vergi ziyaı cezası ve usulsüzlük cezaları) ve diğer cezalar ile cezalandırılırlar” hükmü ile karşılaşılmaktadır. Candan’a göre, vergi mükellef ve sorumlularıyla bunlarla ilişkide bulunan üçüncü kişilerin VUK’ta tanımı yapılan davranış biçimleriyle vergi kanunlarının hükümlerini ihlal etmeleridir. Bayraklı’ya göre vergi kabahati/suçu, sorumluluğu olan vergi mükellefi veya vergi sorumlusu tarafından ya da vergilendirme işlerinde görevliler tarafından vergi kanunlarında gösterilen maddi veya biçimsel yükümlülüklere ve mecburiyetlere aykırı olarak işlenen, devleti vergi kaybına uğratan, hukuk sisteminin kabul etmediği ya da kamu düzenini bozan kanuni tarife uyan ve cezayı gerektiren fiillerdir. Mutluer’e göre ise, vergi kabahati/suçu gerek sadece vergi kaybına neden olma ile vergi kanunlarının öngördüğü usul kurallarına aykırılık ve gerekse sahtekârlık, tahrifat gibi kamu düzenini ihlal edici eylemleri kapsamaktadır. Vergi kabahati/suçunun unsurları üzerinde durulduğunda, devleti zarara uğratan ve kamu düzenini bozan yapma ve yapmama niteliğindeki davranışlardan oluşan hareket; verginin hiç ödenmemiş olması; eksik ödenmiş olması; geç ödenmiş olması veya haksız yere verginin geri ödenmiş olması sonuçlarını kapsayan netice maddi unsuru oluşturmaktadır. Vergi kabahati/suçunun mükellefe isnat edilebilmesi manevi unsurunu ve bu fiillerin hukuk tarafından korunmaması da hukuka aykırılık unsurunu oluşturmaktadır. Manevi unsurla ilgili olarak vergi kabahatlerinin oluşmasında kast unsuru aranmaz iken, 1 Ocak 1999 tarihinde yürürlüğe giren 4369 sayılı kanun sonrasında kaçakçılık suçu bakımından da kast unsurunun varlığı aranmamaktadır.

Vergi Cezalarının İlke, Amaç ve Özellikleri:

Devlet vergi ödevlerini yerine getirmeyerek vergi suçu işleyenlere karşı “vergi cezaları” denilen yaptırımları uygulayabilir. Bu bağlamda vergi cezaları, “Hazine çıkarlarına yasal olmayan yollarla zarar veren bir vergi mükellefi ya da kanunun belirttiği bir hususu yapmaya zorunlu kılınan bir kimsenin davranışını yaptırıma bağlamaktan ibaret bulunan birtakım önlemlerdir”. Ceza hukukunun genel ilkeleri vergi ceza hukukunda da aynen geçerli olacaktır. Bu çerçevede kanunilik, kanunların geriye yürümezliği, lehe olan kanunun uygulanması, cezaların şahsiliği ilkeleri, vergi ceza hukuku bakımından da geçerli olacaktır. Adil bir vergi ceza sisteminde vergi suç ve cezalarında kanunilik ilkesine uyulmalı, cezalar sadece cezalandırılan kişi kusurlu olduğunda uygulanmalı, cezalar oransız ve gereğinden ağır olmamalı, suç ve ceza arasındaki orantılılığa riayet edilmeli ve son olarak vergi cezaları adil yargılanma ilkelerine uygun biçimde uygulanmalıdır. Kabahat/suç kabul edilen eylemle cezası arasında demokratik bir toplumda uygun görülebilecek adil bir dengenin kurulması zorunludur.

Vergi Suçu ve Unsurları: